“Benim Hayalet Anıtım!” (İnceleme)

Bomba gibi ikinci bir bölümle karşı karşıyaydık. Bu sbeple bomba gibi (olmasını umduğum) bir inceleme ile geldim!

Bu bölüm benim acayip bir şekilde hoşuma gitti ve uzun zaman sonra Doktor‘u izledim. Bakın Doctor Who’yu değil Doktor’un kendisini. Giriş jeneriği dışında hiçbir şeyi sırıtmıyordu. Bölümü uzatalım diye ekstra şeyler konulmamıştı. Sade ve tıkanmayan tamamen Doktor‘un kendisine odaklanabildiğimiz, Jodie’nin ‘Bakın ben yapabiliyorum‘ dediği bir bölümdü. Chibnall… iyi iş çıkarıyorsun adamım!

Her bölümde olduğu gibi karakterlerimiz hakkında yeni şeyler öğreniyoruz. Yeni karakterler ile tanışıyoruz ve Doctor Who evreni büyüyor, büyüyor ve büyüyor.. Şimdi karakterleri inceleyelim! 

*** SPOILER BÖLGESİ ***


1- Muxteralı Epzo, Albarlı Angstrom (Kaptanlarımız) ve Ilin.

Ilin, o tanıdık klasik karaborsada adam dövüştüren tiplemelerden biri olarak karşımıza çıkmış. Fakat bu karakterin tek farkı, milleti gezegen gezegen yarıştırıyor ve onlara güzel ödüller veriyor olması. Uzayın Acun Ilıcalı’sı işte siz anladınız.

Kendi fikrine göre adil gözüken bir yarışmayı yöneten Ilin, gerektiği gibi yan karakter görevini çok güzel canlandırmış. Az konuşup işini halletmiş. Ne var ki, son sahnede bir hareket yaparak bizi son dakikada gıcık etti.

Muxteralı Epzo bize sorunlu, ‘Ben bağımsızım. Kimse bana ulaşamaz, bir sigaram bir de ben!‘ kafasında bir karakter olarak verildi. İyiki de verilmiş, yoksa Doktor‘un laf sokan ve birine gıcık olduğunda nasıl tepki vereceğini daha geç görecektik! Bakın, en sinir karakterden bile nasıl iyi şeyler çıkarıyorum… öhöm

Hadi Epzo’yu Tanıyalım

Epzo çocukluğunda annesinin kendisine ‘ağaçtan atla‘ demesi, o düşerken de onu tutmaması ile sonlanan bir hadisede karakterini belirlemiş. Düştüğünde annesi ona ‘Bu hayatta kimseye güvenmeyeceksin’ lafı ile büyümüş ve kafasında bunu sürekli tekrar ede ede bugünlere kadar gelmiş.

Gemisini çok sevdiğini iddia eden bu Epzo, ölümle burun buruna kaldığında ne mi yaptı? Gemiyi feda etti… Şaşırdık mı? Tabi ki hayır. Bu karakterin bölüme kattığı tek şey sinir bozucu olmak ve sigaranın başka ne için kullanılabileceğini göstermekti.

Albarlı Angstrom

 Vefa, özlem, korku, ümit… hepsini bir karaktere toplayın bu karakter için. Angstrom’un ailesi Stenza ırkının yaptığı bir saldırı/soykırım/arındırma sonucu kaçarak saklanmaya çalışmış. Graham gibi Angstrom’da karısını Stenza Irkı’nın yaptığı eylemler yüzünden kaybetmiş. Ailesine ne kadar düşkün olduğunu bölümde epey görüyoruz. HEr ne kadar Yaz ile ilk sahnesinde “Seni Tanımıyorum’’ diyerek anlatmamış olsa da birkaç dakika sonra bütün olayı anlattı. Bu bence klişe bir dizi sahnesi ama yazarlar ister istemez bunu kullanmak zorunda kalıyor. Ne de olsa 50 dakikayı doldurmaları lazım.

Tahminimce ama Stenza ırkı başımıza ve Doktor‘a iyice bela olacak. Uçuşan yaratıklar! 

2- Graham, Ryan ve Yaz

Üçlümüz birbirlerini ve Doktor‘u önemsiyorlardı sanki (şimdilik). Fakat sonrasında Doktor‘un bile umudunu kestiği anda ona güvenebildiler -ki bence bölümün gerçekten moral yükseltici noktalarından biriydi.

Ryan hala Graham’a karşı bir yakınlık hissetmiyor/hissedemiyor. Umarım ileriki bölümlerde bunu artık abarta abarta gözümüze sokmaya başlamazlar. Bir yerden sonra artık kısır döngü olur ve sıkılmaya başlarız diye düşünüyorum. Merdiven problemi ile sürekli karşı karşıya kalan Ryan bence ölmeyecek. Biliyorumi önceki incelememde ‘ölür‘ diyordum. Ama anlaşılan Chibnall, Ryan‘ın bu durumu nasıl yeneceğini gösterecek bize.

Graham..

Canımız amcamız! Ryan konusunda gerçekten bir şey yapmak isteyen Graham, bence aktif ve baba rolü oynamaya başlayacak ekip içerisinde. Dizinin yeni Wilfred’i olabilir diye düşünüyorum (Ama tabi ki yerini tutamaz.. Yazık olur). İkisi hala Grace’nin ölümünü atlatamamış bir vaziyette ve bu onları etkilemiş. En azından yas acısıyla birlikte Graham elini Ryan’nın omzuna attığı an. Böyle bir zamanda bir silkinme yerine, ne bileyim, bir buruk gülümseme hoş olurdu. Çünkü Graham sevgi besliyor Ryan’a karşı ama tabi RyanHayır sen benim büyükbabam değilsin.‘ kafasını yaşıyor. Adam haliyle üzülür, yapmayın etmeyin yaşlı bir yol arkadaşı o!

Graham’ın sezon arasında bizden ayrılacağını söyleyebilir miyiz bilemem. Ama sürekli ölüm hakkında çağrışımlar yapaıyor. Pek durmaz diye düşünüyorum.
Yasmin karakterini bir türlü tanıyamadık. Sadece Ryan’a yardım etme konusunda ve Doktor’a karşılıksız güven konusunda dibine kadar kendini belli ediyor. Umarım gelecek bölümlerde biraz daha çok tanırız onu. Çok gizemli geliyor şu an.

3- THE DOCTOR!

Doktor hakkında söylenecek çok şey var ama dökül(-e)müyor yazılara. Uzun zaman sonra zekasını kullanıp tereyağından kıl çeker gibi halletti mevzuyu. Hiç kasmadan, hiç eline silah almadan ve silah sevmeme politikasının devam ettirerek… bayıldım! Ancak sezon finaline bizi çok feci şeyler bekliyor Doktor hakkında. Çünkü uçan örtülerin tepesini attıracak bir söz söyledi ve bunu daha sonra göreceğiz gibi geliyor. Göreceğimiz zaman da Doktor karanlığın ortasında yürüyor olacak. Umarım konu iyi işlenir ve Jodie’nin Doktoru’nu iyice sevebiliriz.

Doktor‘un TARDIS sevgisini zaten anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum. Bu arada “TARDIS gittiği her yere ümidi ulaştırır, sana bile’’ sözünün burada açık açık kanıtını gördük. Benim bile içim titredi yahu! Değil sesini duymak, hologramda bile TARDIS’i görmek içimi kıpır kıpır etti.

Karakter gelişimi ve ekibin birbirine uyumu mükemmeldi. Sıkıntı olmadan insancıl duygular ile ilerliyor her şey. Bu çok güzel bir detay. Benim karakterler hakkında söyleceğim bu kadar sevgili okurlarım.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Emir Rifaioğlu

Artık 25 yaşında :).

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir