“MASKELERİN ARDINDAKİLER” – 11×08 İNCELEMESİ

Şahsen, dizide geleceğe gidilen bölümlerden çok geçmişe gidilen bölümleri severim. O yüzden bu bölümü gördüğümde baya sevinmiştim. Şimdi düşününce üstünden asırlar geçmiş gibi geliyor… The Witchfiders sezondaki en iyi bölümlerden biri olmasına rağmen:

Kendini tekrar tekrar izletecek bir bölüm değil nezdimde, maalesef. Her yeni Doktor‘un ilk sezonunda işleyen bir sistem vardır. Yol arkadaşı önce geleceğe ve geçmişe götürülür, eğer durumdan hoşnut kalırsa –ki kalır-, maceralara devam edilir. Galiba bu sistemi bozan ilk Doktor, 13 oldu.

Önce Rosa Parks‘la tanışıldı ama bu isteğe bağlı gelişmedi. Sonra Yaz‘ın ninesinin düğününe gidildi. Ama bunu da Doktor istemedi… Sanıyorum bu yüzden 11.sezona karşı böylesine mesafeliyim. Alışık olmadığım bir tarzda devam ediyor. Gerçi, aslında, mesafeli oluşumun/oluşumuzun sebebi belli ya, neyse. Yukarıda bahsettiğim sistemden vazgeçilmesi de bir etken diyeyim en iyisi.

Bu bölümde Doktor ipleri eline aldığını düşünmüş olacak ki; yol arkadaşlarını geçmişe, hatta çok şaşırtıcı ama kendi istediği bir döneme götürmeye karar veriyor. Doktor, kendisiyle inişli çıkışlı bir maziye sahip II. Elizabeth‘in taç giyme törenine geldiklerini sansa da kısa sürede öyle olmadığı anlaşılıyor. Ormanda kendi halinde eğlenen köylülerin eğlencesi bir duyuruyla bölünüyor. ‘Bayan Savage toplanmanızı istiyor!’ dendiğinde oluşan sessizlik pek hayra alamet görünmüyor ve herkes gibi biz de Savage‘ın ne yapacağını merak ediyoruz. Pek tabi inilen yer Orta Çağ‘ın en karanlık dönemi. Karşımıza suçsuz ama insanları iyileştirdiği için şeytana taptığı düşünülen bir teyzenin yok yere cadılıkla suçlandığı bir manzara çıkıyor.

Haydi Köylüler Cadı Avına!

Ekip cadı avı törenine katılacaklarından habersiz, alana doğru yürürken bizim gözlerimiz de gizemliymişcesine takılan birine takılıyor. Kral James

Bu arada Doktor yol arkadaşlarına geç kalınmış bir uyarıda bulunuyor. Geçmişe müdahalede bulunamayacaklarını söylüyor ama kendi kuralına kendisi de uymuyor. Ne bu bölümde ne de başka bir bölümde. Uymayacaklarını bildiğimiz halde aynı uyarının her bölümde yapılması da artık benim canımı sıkmaya başlıyor.

Tören alanına yürünürken cadılıkla suçlanan teyzenin torunu Willa ile karşılaşıyorlar. Polis memuru olduğu için insanlarla iletişimde etkili olduğunu öngördüğümüz Yaz, kızı korkutuyor. Sonrasında da hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Hani insan ‘tüh kaçırdık kızı da‘ gibi bir hissi yüzünde anlatamaz mı? Hiçbir şey olmamış gibi davranmak niye? Chibnall‘ın deyimiyle ‘Britanya’nın en iyi genç oyuncuları‘ arasında sayılan iki genç yol arkadaşından biri olan Yaz. Mimik yapmaktan yoksun mu? Yoksunsa bu role nasıl seçilebildi de beni sinirlendiriyor bu mimiksizliğiyle?

Neyse, ben Yaz‘ı gömerken ekip tören alanına geliyor.

Bayan Savage’ın Tatlı Küçük Sürprizi(!)

Kasabanın sahibi Bayan Savage, şeytanla mücadelenin en etkili yollarından biri olarak gördüğü cadı avı seremonisini gerçekleştiriyor. Buna göre muhtemel cadı kişisi zincirlendiği oturgaçla göle atılıyor. Kurtulursa cadı sayılıp asılacak, kurtulmazsa da kendine cennetten bir arsa seçer herhalde, orası pek kesin ifade edilmemiş. Cadı şüphelisi, Doktor‘un kendi kuralını çiğneyip onu gölden çıkarmasına rağmen hayatını kaybediyor. Savage, Doktor‘a tüm çirkefliğiyle ‘Sen kimsin de töreni bölüyorsun?‘ diye sorunca Doktor‘dan atak gecikmiyor. Zor bela bulduğu psişik kağıdını gösterip tüm ekibi “cadı kaşifi” ilan ediyor.

Doktor bu hamlesinden az sonra pişmanlık duyacak ama, şimdilik sorun yok. Becka Savage karşısında yetkili birilerini görünce yumuşuyor ve bizimkileri konağına davet ediyor. Bu arada Savage‘ın şeytanla mücadelesinde en önemli hamlelerinden biri de atları öldürmekmiş, şeytana hizmet ediyormuş atlar.

Böyle sinir bozucu kısa muhabbetlerle geçen yol sonunda konağa varılıyor ve bizimkiler Becka‘nın yobazlığına bir çare bulmaya çalışıyor. Tam bu sırada gizemli kralımız suratını göstermekte gecikmiyor ve bizi mükemmel kirpikleriyle buluşturuyor. Odadaki yobazlık katsayısı da artıyor haliyle. Kendisi o kadar yobaz ki, psişik kağıtta Doktor‘u ‘cadı kaşifi asistanı’ olarak görüyor.

Doktor‘un kadın bedeninde olduğu için sayısız kere aşağılandığı rahatlıkla görebiliyoruz. Kralın, Ryan nezdinde erkeklere de ilgi duyduğunu öğrendiğimiz sahnelerin şoku bizi ele geçiriyor. Yobazların yeni hedefi ise, cadı olduğu gerekçesiyle öldürülen teyzenin torunu Willa!

Peki bir Doctor Who bölümünün uzaylılarsız geçme ihtimali var mı? Yok!

Ama yanlış bilmiyorsam klasik seride vardı sanki, neyse. Neticede bu bölüm uzaylısız geçmiyor. Willa‘nın peşinden giden Yaz, Willa ile birlikte ölü gömme töreninde çamurumsu uzaylıların saldırısına uğruyor. Ortada uzaylı olunca Doktor da geçmişe karışmama kuralına uymamaya daha da şevkle sarılıyor ve Willa‘yı kurtarmak için kollarını sıvıyor.

Ryan ve Graham ise yobazları oyalama görevini üstleniyor. Tabii bu arada beni sinir etme görevini üstlenen de Yasmin oluyor. Doktor‘la Willa‘nın evine gidiyorlar. ‘Ben seni hasta edenin ne olduğunu biliyorum‘ deyip dışlanma konulu ufak bir konuşma yapıyor. Ama maalesef biz bu dışlanmaya sezon içinde pek tanık olamıyoruz. Altı doldurulamamış bir konuyla ilgili konuşmak da sinir etmekten başka bir işe yaramıyor dolayısıyla.

Yaz ve Willa‘ya saldıran çamur, cadı oldukları gerekçesiyle ölen masumların bedenlerini doldurup onları bir tür zombi haline getiriyor. Doktor-Yaz-Willa üçlüsüne saldırıyorken, yobaz ikili ile bizim dede-torun da buna tanık oluyor. Willa‘yı cadılıkla suçlamak isteseler de zombi atağına maruz kaldıklarından canlarını kurtarmayı seçiyorlar.

Becka Savage‘ın bir şeyler sakladığını anlayan Doktor şüphelerini sıralarken Savage, Doktor‘u cadılıkla suçlayıveriyor! Çünkü neden yapmasın? O dönemde krala karşı çıkan, bol bol konuşan, elinde de garip bir asa tutan yabancı bir kadın! Cadı olmasın da ne olsun?

En Sevdiğim Sahne ve Diğerleri

Lakapların/maskelerin ardına saklanmakla ilgili bir cümleyi şu dizide ne zaman duysam, tüylerim diken diken oluyor. 11. sezonda bile duysam. O yüzden bölümde en sevdiğim sahne, Doktor ile kralın başbaşa konuşmasıydı. Bu sahnede az da olsa sevdiğim ‘O’ diziyi izliyormuşum gibi hissedebildim. Kralın dizinde yazan Latince yazıyı mottosu haline getirmesi de takdire şayan doğrusu:

Şeytanı yenebilmek için şeytan ol.

Doktor onca dil dökmesine rağmen kralı ikna edemiyor ve cadılık testine tabii tutulmayı bekliyor. Aynı anlarda Ryan-Graham-Yaz üçlüsü de zombileri takip ediyor. Zombilerin gittiği yer ise üçlüyü şaşırtıyor: Becka‘nın konağı. Becka‘nın çemberi daralırken, kendisi cadı olarak gördüğü Doktor‘u öldürmekte acele ediyor ve kralın da onayıyla göle atıyor. Ama Doktor kurtuluyor tabii, Houdini‘yle ıslak bir haftasonu geçirmenin faydaları işte!

Bu arada Becka‘nın sakladığı sır da ortaya çıkıyor. Sırf konağının manzarasını bozuyor diye, manzarasını bozan ağacı kesen Becka, uzaylıların hışmına uğruyor. Ya da kendi deyimiyle cehennemin kapısını açıyor. Willa‘nın ninesinden yardım istiyor ama teyzemiz akrabasına kıyamadığı için yaralanan bacağı kesemiyor. Becka da sırrını bilen tek kişiyi, konuşmasın diye cadılıkla suçlayıp öldürüyor. Sonunda kendisi de ölüyor ve yerine çamurumsu varlık Morax geçiyor…

Kayıp Uzaylı Morax

Bu Morax denen çamur ordusu, savaş suçu işlediği için Dünya’ya hapsedilmiş. Sonra Becka hapishanelerinin kilidini kırınca dünyayı ele geçirme hülyasına kapılmışlar. Gayeleri de kralın bedenine kendi krallarını koyarak tüm dünyayı çamura bulamakmış. Ama her zamanki gibi Doktor küçük ipuçlarını birleştirerek Marox‘i alt edecek bir plan yapıyor.

Kral da dünya da ele geçirilmekten kurtuluyor. Doktor bölümde bu planını ve planının nasıl işlediğini çok detaylı biçimde, adeta aptala anlatır gibi anlattığından, buraya eklemeye gerek duymadım.

Çamur ordusu hapishaneye hapsolurken, Kral James yobazlığını son kez (!) gösterme şansını yakalıyor.  Becka‘yı ele geçiren çamur kraliçesini öldürüyor, bunu da ‘Şeytanı defettim’ diyerek haklı göstermeye çalışıyor. Doktor bundan memnun kalmıyor tabii. Sonuçta, uzaylı da olsa insan insandır, değil mi? Hapsedilebilecekken öldürülmesine gerek yoktu.

Kırık kalpler sadece Doktor‘a ait olmuyor bu bölümün sonunda. Kral, Ryan‘dan yanında kalmasını istiyor ama Ryan kabul etmiyor. Keşke kabul etseydi de hem kral mutlu olsaydı, hem de ben. İki işe yaramazdan birinin TARDIS‘te olmaması çok şeyi değiştirirdi benim için. Tabii herkesten önce Yaz‘dan kurtulmak isterdim ama olmayınca olmuyor! Kullanılan bestelerin daha iyi olduğu bu bölümde diğerlerine nazaran daha çok keyif aldım. Ama yukarıda da dediğim gibi, tekrar tekrar izlerim dediğim bir bölüm olamamış. Diğer incelememde görüşmek üzere, okuduğunuz için teşekkür ederim.

İrem Duygu Doğan

22 yaşındayım. Diziyle 2010'da tanıştım. 2014'te düzenli olarak izlemeye başladım ve o zamandan beri hayranıyım.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir