Oynat Tuşuna Bas, Yazar: Pete McTighe

Oynat Tuşuna Bas

Doktor yalnız hissediyordu. Çoğu zaman bu tarz hislerini bir gezegeni kurtarmak için, bir savaşı durdurmak için ya da derin acil bir durum sebebiyle Krynoid‘leri derin dondurucuya hapsetmek için bastırırdı. Ancak bu bugün olmayacaktı. Bugün başkaydı.

Bugün TARDIS konsol odasındaki merdivenlerde oturuyordu. Son pudingini mideye indiriyor, kontrol kristalinin yükselip alçalışının hareketini izliyordu.

Yükseliyor ve alçalıyor.

Yükseliş ve alçalış.

Uzay/zaman makinası Artron II Yeniden Şarj Modunda iken Doktor kimseyi gemiye almazdı. Özellikle de insanları – artron atışları DNAları ile havok oynardı. Bir suçluluk hissiyle, bir keresinde David Bowie‘nin sol gözbebeğinin kalıcı bir şekilde genişlediği zamana dair bir anıyı hatırladı.

Doktor iç çekti, son bisküvisini de yedi. Beyni arkaplanda neredeyse ışık hızıyla, evrendeki en büyük ve en iyi sabit bellek olarak çalışmaya devam ederken bir garipti içi. Sıkılmış ve yalnız hissetmişti çünkü.

Eğer huysuzluk bir his ise, tam olarak da bunu hissediyordu.

Sonra TARDIS bipledi. Dosthane ve canlı bu sesi daha önce hiç duymamıştı. Sanki o an Doktor’un ne düşündüğünü biliyormuş gibiydi (büyük ihtimalle biliyordu.). Merak eden Doktor, ayağa kalktı. Sanki ona yanıt veriliyor gibi, konsoldan bir jet buharı zerk oldu. Buhara yansıyan Gallifreyce bir mesaj vardı:

Bir okunmamış mesajınız var.

“Ne mesajı?” diye yüksek sesle düşündü Doktor. “Ne zamandan beri mesajları alır oldun?”

TARDIS, Yıllardan beridir, diye yanıtlarcasına uğuldadı ve tısladı.

“Muhabbetine de doyum olmuyor! Geçen Eylül’de monologlarım tükendiğinde neredeydin?”

Oku işte şu mesajı, der gibiydi TARDIS.

Doktor konsolda bir düğmeye bastı, ardından hologram somutlaştı. Doktor, önünde beliren yüzün kendisine gözlerini dikip baktığını düşündü.

Yüzün sahibi olan kız ergenliğinin ortasındaydı, simsiyah saçları, çizgili bir tişörtü ve kurnazlıkla ışıldayan gözleri vardı. Kızın görüntüsü Doktor’un karanlık ruh halini bir kabuğu kırar gibi kırıvermişti.

Merhaba Büyükbaba.” dedi hologram.

Doktor‘un sesi boğazında düğümlendi. “Merhaba Susan” diyebildi. Bu görüntünün torununun ergenliğindeyken çektiği bir şey olduğu barizdi. Taa birlikte seyahat ettikleri bir zamandan, çok uzun yıllar öncesinden.

Susan’ın görüntüsü eski filmlerdeki gibi yer yer bozuluyordu. “Kötü geçen günler için TARDIS’in mesaj bankasına ve sistemine bir mesaj oluşturdum. Neşelenmeye ihtiyacın olursa diye. Canın sıkıldığında nasıl biri olduğunu biliyorum ya da yalnızken.

“Nasıl mışım?” diye çıkıştı Doktor kendini savunmak ister gibi.

Aksi.” diye yanıtladı Susan.

Doktor kollarını bağladı ve somurttu.

Hiçbir şeyin sonsuza dek sürmediğini biliyorum,” diye devam etti Susan. “ve eninde sonunda veda etmemiz gerekeceğini de biliyorum. Ama o gün geldiğinde, seni birlikte geçirdiğimiz güzel zamanların hatıraları ile bırakmak istiyorum.

Doktor’un gözleri buğulandı. Boğazında bir yumru vardı sanki.

Sadece benim için değil, gelecekteki arkadaşların için de. Gelecek zamanlar ve mekanlar için. TARDIS’in kayıt modunu aktifleştirdim, telepatik olarak bilgi bankasına bağlı. Yani eğer sıkılırsan, yalnız hissedersen ya da üzgün, tek yapman gereken bilgi bankasına ulaşmak ve en sevdiğin anıyı tekrar oynatmak. Durmasını söylemene dek oynatmaya devam edecektir. Tüm o maceraların, o hikayelerin ziyan olmayacak. Daima burada olacaklar, seni bekliyor olacaklar. Tıpkı bir arşiv gibi. Sonsuza dek canlı kalacaklar.

Donup kalan Doktor, ekranda akan yazıları izledi.

Eski maceralar, sonsuza dek devam edecekmiş gibi duran uzun bir liste halindeydi.

“İlk zamanlardan olan bazılarında boşluklar var, bunun için üzgünüm. TARDIS’in yeni sistemlerle arasının nasıl olduğunu bilirsin.”

TARDIS onaylamayan bir şekilde guruldadı.

Her neyse, artık gitmeliyim. Yoksa okula geç kalacağım. Umarım bir gün bu mesaj sana ulaşır. En çok ihtiyaç duyduğun anda.

Son bir gülümseme ile Susan’ın görüntüsü titredi, ardından yavaşça yok oldu. Doktor geriye kalan boşluğa uzun bir süre baktı. Ardından, sonunda harekete geçti. Sonsuz listede yukarı aşağı gezindi. Nereden başlasa bilemiyordu. ‘Poosh Krizi‘ , ‘Daleklerin Doğuşu’,’Postacıların Saldırısı’, ‘Zaman-Salınımı’, ‘M.Ö 100,000’ yada ‘Dünyalı Olmayan Çocuk’ olarak bilinen ‘Taş Devrindeki Adam’

“Akıllı isimlendirme sistemi biraz gösteriş olmuş.”diye düşündü Doktor. Parmağı aktivasyon düğmesi üzerinde oyalanıyordu.Sonunda kararını verdi-

ve oynat tuşuna bastı!

TARDIS konsolu yine titredi. Sonuç!

Puding stoğu yenilenmişti!

Doktor kaptan bir paket puding çıkardı ve ekranda akan görüntüleri izlemeye başladı.

Çiğnerken daha sonra da Graham, Ryan ve Yaz ile görüntülü konuşma yapmak istedi. Ama şimdilik Susan’ın ona bıraktığı hediyeyle memnun bir şekilde oyalanıyordu. Sonsuz hikaye stoğu; eski hatıralar ve dostlardan oluşan bir huzur battaniyesi.

Ve bir hatırlatma.

O hiçbir zaman yalnız olmadı.

-son-

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir