“ALIŞILAGELMİŞİN DIŞINDA” – 12×00 İNCELEMESİ

İncelemenin isminden de anlaşılacağı üzere, 11. sezonun son incelemesinde alışılagelmişin dışında şeyler konuşacağız. İlkiyle başlayalım…

Chibnall, dizinin bestekarını, tüm yazar kadrosunu, TARDIS‘i, ve hatta dizinin tonunu değiştirmenin yeterli olmadığını düşünmüş olmalı. Dizinin yıllardır süregelen ve sevilen geleneği olan Noel temasını da kaldırıp, yerine yeni yıl temasını getirdi. Hz. İsa da dahil hiçbir peygamberin doğumuyla ilgilenmeyen ben bile, Noel bölümlerinin farklı bir sevecenlikte olduğu kanısındayım. Ama, maalesef diğer her hoş şey gibi bu da elimizden alındı. Yepyeni olmasına karşın hiçbir heyecan uyadırmayan bir diziyle başbaşa kaldık…

Yapay Destanlar; Doctor Who…

Bölümün başında 3 savaşçının savaştıkları yaratığı güç de olsa yendiklerini ve 3’e bölüp ayrı yerlere gömmeye karar verdiklerini görüyoruz. Bunun sanki çok önemli bir destanmış gibi bir dış sesin anlatması ise bence gereksiz olmuş. Sadece flashback olarak izleseydik daha merak uyandırıcı olabilirdi. Parçalardan biri Güney Pasifik’e, diğeri Rusya’ya gidiyor. 3. parça da kimbilir nereye gidecekken parçayı taşıyan asker öldürülüyor ve parça Yorkshire’da kalıyor. İki arkeolog, askere ve dolayısıyla yanında taşıdığı parçaya ulaşıyor. Bölümde arkeoloji ve arkeolojik kalıntıların kullanılması, bölümde hoşuma giden tek şey oldu. Paketlenip numaralandırılan yaratık parçası, morötesi ışığa maruz kalıp kendine gelince diğer iki parçasını da kendine ışınlatıyor. Nasıl olduğu yaratığa gizli kalıyor maalesef. Bu sırada Doktor ve arkadaşları da tam tamına 19 tane yılbaşı kutlamasına katılış, 20.ye katılıp katılmadıklarını tartışıyor. Onlar tartışır dururken, Dünya‘dan uyarılar gelmeye başlıyor…

Sheffield Çeliği

Sheffield kanalizasyonunda diğer parçalarını toplayarak bedenine kavuşan yaratık gezinmekte. Bu esnada paketlerden birinin kaybolduğunu anlayan Lin, paketi aramaya koyuluyor. Tam bu sırada da TARDIS ekibi geliyor. Ama ne gelmek!

Dizide “psişik kağıt” diye bir şey vardı hani, tam böyle olaylarda kullanılmalık. Ne oldu ona? Kayıp mı oldu? Halbuki ne de işine yarardı Doktor‘un! Psişik kağıt olmayınca Doktor da bahane uydurmuyor ve “Ben Doktor’um, bunlar da en iyi arkadaşlarım” diyor…

Boşverelim kim olduklarını, Doktor‘un en iyi arkadaşları olduklarını bilelim, bize yeter! Mitch biraz şok olurmuş gibi davransa da hemen ayak uyduruyor ve Doktor‘a yardım ediyor. Bu arada yaratık da çoktan Lin‘i esir alıyor. Doktor dışında kimsenin bir şey bildiği yok yalnız, çok ilginç. Öylece izliyorlar sadece. Yaz‘ın Mitch‘le Lin‘i dışarı çıkarıp “bana telefonlarınızı verin de sizi haberdar edeyim” deyip numaralarını almadan yollaması sahnesine hiç girmiyorum bile.

“Doktor! Mutfak!”

Doktor, bazı araştırmalar yapmak için Graham‘ın evine ve mutfağına giriyor. Aklıma 11’in de aynı şeyi yaptığı geldi ister istemez. Koskoca Zaman Lordu, koskoca TARDIS‘inde nasıl oluyor da aradığını bulamıyor ve yol arkadaşlarının mutfağını kullanmak durumunda kalıyor acaba? Doktor mutfaktayken hiç de hoş olmayan bir sürprizle karşılaşıyoruz. Ryan‘ın babası Aaron ve fırını. Evdeki gerginlikten ötürü Yaz neler olduğunu soruyor.

Ryan ve dolayısıyla Graham‘ın ailevi sorunları hiç mi konuşulmadı bu 3 “en iyi arkadaş” arasında? O kadar birlikte zaman geçirdiniz, hiç mi birbirinizle ilgili şeyleri öğrenemediniz? Öyle olacak ki, Doktor da Yaz‘a soruyor ve şu cevabı veriyor: “Babalar zordur, bilirim“. Acaba Doktor‘un da ailevi sorunlarına mı değinilecek, hmmm. Umarım öyle bir şeye kalkışılmaz. En azından Chibnall döneminde görmek istemiyorum. Onu da mahvetmesini kaldıramam…

Ryan ve babasının dramı içimi bayarken, Lin‘in sırtına yapışan yaratığın bir DALEK olduğunu görüyoruz ve kendimize geliyoruz. Evet, bu dizinin bilim-kurgu tarafı da var! Lin, Dalek‘in esiri olurken Doktor da yaratığın Dalek olduğunu öğreniyor. Ve Dalek‘in ne olduğunu tekrar tekrar tekrar tekrar yol arkadaşlarına açıklıyor. Anlata anlata bıkmamış mıdır acaba, merak ediyorum. Ya da acaba Dalekler dünyadan her defedildiğinde insanoğlunun hafızası mı siliniyor? Belki de Doktor siliyordur, belki hoşuna gidiyordur tekrar telrar anlatmak… Lin-Dalek öldürdüğü polisin yerine geçerek, kasasını yapmak için yola koyuluyor.

“Fatura borcunuz nedeniyle biriminiz UNIT kapatılmıştır.”

Dalek’in Lin‘i esir aldığını öğrenen Doktor, TARDIS sayesinde Lin‘e ulaşmaya çalışıyor. Bu arada Dalek‘in de diğer Dalekler‘den farklı olduğunu, özel yeteneklerle bezeli olduğunu öpreniyoruz. “Öncü Birlik” diye bir şeyin parçası olan Dalek, Skaro‘yu ilk terk edenlerden biri. Doktor‘un Lin‘e ulaşıp Dalek‘le konuşurkenki halini beğendiğimi pek söyleyemem. O kadar lakayıt ki, Doktor karakterine yakıştıramıyorum.

Çocuksu olduğu için eleştirilen 11’in Dalek‘le ilk karşılaşmasını hatırlatmak isterim. 11’in o sinirli hali ile 13’ün muzipliği arasında dağlar kadar fark var. Dalek‘in kahkahasına ise söyleyecek söz bulamıyorum, umarım sadece “Öncü Birlik“e ait bir özelliktir bu kahkaha da… Dalek‘in kahkaha attığını duyan Doktor‘un “gel de yüzüme yap aynısını” demesi hoşuma gitse de orada da lakayıtlığı üstün geliyor vr hevesim kursağımda kalıyor… Doktor, yanındaki beceriksizlerle bu işi halledemeyeceğini anlayınca UNIT‘ten yardım istiyor ama o da ne? UNIT askıya alınmış. Chibnall‘ın dahiyane Bretix şakası sebebiyle UNIT‘i ve Kate Stewart‘ı göremiyoruz maalesef.

Doktor, yanındakilere “tek başımızayız” dediğinde, bir Allah’ın kulu bile tepki göstermiyor. Bir mimik yapasınız bile gelmiyorsa neden bu dizidesiniz ki? İnsan oflar puflar, iç çeker ne bileyim. Sanırım Chibnall sözleşmeyi “Odun gibi duracaksınız, yüz kaslarınızdan biri bile oynamayacak” şartıyla imzalattı. Başka bir açıklama bulamıyorum.

“Çıkma Dalek, Doktor’dan, temiz.”

Tamircinin birine giden Lin-Dalek kasasını inşa ederken, Doktor uydu sinyallerini takip edip Dalek‘i buluyor. Doktor ve nihayet kasasına kavuşan Dalek yüzleşiyor. Bu arada Dalek’in yeni tasarımına değinmek istemiyorum. Umarım ileriki sezonlarda alıştığımız Dalekler’i görürüz. Doktor vs Dalek pek bir etki yaratmadı bende, daha epik bir sahne beklerdim. Doktor, Dalek‘i elinden kaçırıyor, Dalek de filosunu çağırmak için dosdoğru iletişim karargâhına gidiyor. Tüm ülkenin internetini ve telefon sinyallerini kesiyor.

Burada Chibnall‘dan ikinci darbeyi yiyoruz, dur Chibnall dur! Yeter artık, vurma daha fazla… İnterneti kesilen bir aileye çeviriyoruz gözlerimizi. Çocuklar perişan, anne-baba huzursuz. “İnternet yok, ne yapacağız?” diye soruyor çocuk annesine, annesi de cevap veriyor: “Galiba muhabbet etmek zorundayız…” Gül gül öldük, ilahi Chibnall. Harika şaka cidden, umarım bir daha yapmazsın.

Bu arada Ryan‘ın babası ve fırını da TARDIS‘e giriyor. Kimse Aaron‘a Doktor‘u, TARDIS‘i, olan biteni adamakıllı açıklamaya tenezzül etmiyor nedense. Dalek‘in kasasının metalden yapıldığını öğrenen Aaron, fırını kullanmayı teklif ediyor ve ekip fırını parçalıyor. Dalek‘in yanına gidiliyor ve Doktor‘la gepgeniş ailesi(!) fırın parçalarını Dalek‘e yapıştırıp onu imga ediyor. Doktor da bunu Dalek‘e ve biz aptal izleyicilerine ayrıntısıyla açıklıyor. Kasası eriyen Dalek pes ediyor mu peki? Hayır. İşkencemiz son bulmuyor, çünkü Dalek bu sefer de Aaron‘ı esir alıyor. Doktor‘dan kendisini filoya götürmesini istiyor. Doktor da Dalek‘i bir süpernovaya atma planı kuruyor. Ryan, babasını kaybetmek istemediğini anlayıp onu kurtarmak için atılıyor ve baba-oğulun birbirine duyduğu sevgi ile, Dalek def ediliyor.

Doktor ve en iyi arkadaşları yepyemi maceralar için TARDIS‘e binip uzaklaşırken, ben de incelememin sonuna geliyorum… Çok uzun ve yorucu bir süreç oldu. Sadece benim değil sizin için de. Bitti sandınız ama sürekli yeniden geldim haha! Yeni sezonda daha düzenli bir şekilde karşınızda olmayı planlıyorum.

Umarım bu incelememi de keyifle okursunuz. 12.sezonda görüşmek üzere…

İrem Duygu Doğan

22 yaşındayım. Diziyle 2010'da tanıştım. 2014'te düzenli olarak izlemeye başladım ve o zamandan beri hayranıyım.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir