Dokuz ve Rose Ne Zaman Karşılaştı?
Uzun zamandır aklımızı çelen, Dokuzuncu Doktor‘un rejenerasyonundan ne kadar zaman sonra Rose ile karşılaştığına dair bir soru vardı. Bu yazıyla o konuyu irdeleyelim.
Christopher Eccleston‘ın Doktor‘u ile ilgili olarak hep merak ettiğimiz bir soru vardı. Konuya ve soruya şuradan girişelim: Dokuz‘u ilk izlediğimiz bölüm Rose bölümüydü. Aynı bölüm, Doctor Who‘nun ekranlara geri döndüğü bölümdür. Şayet diğer ‘yeni Doktor‘ bölümlerini izlediyseniz fark etmişsinizdir. Rose bölümü ne bir rejenerasyonla başlıyor ne de bir rejenerasyonun hemen ardından başlıyor. Bu sebeple Savaş Doktoru ve Dokuzuncu Doktor arasında ne kadarlık bir zaman dilimi olduğunu bilmiyoruz.
Ancak Rose bölümünde minicik, ipucumsu bir replik geçiyor. Dokuz, Rose‘un evine girdiğinde aynaya bakıyor ve diyor ki:
“Oh, daha da kötü olabilirdi! Şu kulaklara bak!“
Buradaki ima çok açık. Tam bu noktada dokuzuncu rejenerasyon henüz gerçekleşmiş olmalı. Yani gibi…. çünkü tam bu noktada bir şeyler var ki bu teoriyi çürütebilir.
Clive’daki Fotoğraflar
Rose bölümünde Clive‘ın Rose‘a gösterdiği bir dolu fotoğraftan bahsedelim. Bu fotoğraflarda Dokuz’u 1912 Titanic, 1883 Krakota volkan felaketi, 1963 Dallas’ı gibi çeşitli tarih ve mekanlarda görüyoruz.
İlk akla gelen açıklama bu fotoğrafların dokuzuncu rejenerasyonun gelecekte bulunacağı maceralardan olduğu yönünde. Savunması da Doktor‘un her macerasına tanık olmadığımız şeklinde. Ama bu noktada şu da var ki, bu fotoğrafların hiçbirinde Rose yok! Halbuki fotoğrafları gördüğümüz bölümün sonunda Doktor‘a katılıyordu Rose. Acaba Doktor bilinçli olarak Rose’un göze çarpmamasını sağlamış olabilir mi?
Doktorun Yaşı
Bu konu daima dizideki devamlılığın belkemiği olmuştur. Üçüncü Doktor bölümü Doctor Who and the Silurians‘ da “birkaç yüzyıldır” yaşadığından bahseden Doktor, Pyramids of Mars bölümünde Dördüncü Doktor iken “sadece yedi yüz elli yaşında” olduğunu ifade ediyor.
Şüphesiz, Modern Seri de hesaba katıldığında Dokuz‘un yaşını hesaplamak mümkündür. Özellikle de The Day of the Doctor bölümüne dikkati çekmek isterim.
On Bir, On ve Savaş Doktoru bir hücreye hapsolduklarında Savaş Doktoru On Bir’e kaç yaşında olduğunu sormuştu. On Bir, tutup da 1200 diye sallamıştı. Bu kısım bizim deli dolu On Bir’in vicdanını ilgilendiriyor. Ancak Savaş Doktoru karşılık olarak ‘benden dört yüz yıl yaşlısın’ diyor. İleri(!) matematik işlemleri sonucu ( 1200 – 400 = 800) Savaş Doktoru’nun bu bölümde 800 yaşında olduğu bilgisine ulaşıyoruz.
Hatırlayın: bu bölüm sonunda Savaş Doktoru rejenerasyon geçirip Dokuzuncu bedene dönüşüyor . Yani, Dokuz 800 yaşındaydı.
Kilit bir hatırlatma daha yapayım: Rose’un yol arkadaşı olarak henüz dördüncü bölümü olan Aliens of London (1 × 4) ‘da Doktor dokuz yüz yaşında olduğunu söylüyor.
Bu durumda, Doktor 100 sene etrafta dolanmış ancak bir kez olsun aynaya bakmamış mıdır? Hani Rose bölümünde yüzüne bakıp da verdiği tepkiyi hatırlayacak olursak… Bu konu belki de Rose bölümünün sonundaki sahneye de bağlıdır.
“Bu arada, bahsetmiş miydim?”
Rose bölümünün son sahnesinde Rose’un Doktor’u reddetiği an ben de Rose karakterini ebediyete dek reddetmiştim. Sanırım bazılarınız bana bu noktada katılıyordur. Doktor bir an TARDIS ‘e atlayıp gitmişti. Fakat saniyeler içinde geri dönüp ekledi:
“Bu arada, bahsetmiş miydim? Bu şey zamanda da yolculuk yapabilir.”
Father’s Day bölümünde anlayacağımız sebepten ötürü Rose, saniyesinde bir dönüş yapmış ve sekerek TARDIS‘e girmiştir. AMA bu doğru mu? Cidden o ortadan kayboluş saniyeler mı sürdü?
50.Yıl için Charlie Higson‘ın yazdığı kısa hikaye The Beast of Babylon tam olarak da bundan bahsediyor. Hikayeye göre genç Dokuz, tam yüz yıl kadar zaman ve uzayda dolandı. Ancak bir noktada Rose ile koşturmaya özlem duyarak, ya da herhangi bir yol arkadaşına, geri döndü ve Rose’a bir kez daha sordu.
Kısa (Ama Uzun) Bir Ara
Özetle, şu an için iki teori gündemde. Biri Doktor’un tek başına yüzyıl kadar bir süre dolabında geri döndüğü, diğeri ise Zaman Savaşı esnasında yaptığını düşündüğü şeyler yüzünden kendine bakmadığı ve sonunda Rose ona eşlik ettiğinde de onu çok iyi gözden uzakta tuttuğu yönünde. Gerçi, Rose Tyler illa sivrilirdi bence… ama ben bu noktada sizlerin görüşlerini çok merak ediyorum.