KESİNLİKLE KİM OLDUĞUNU BİLİYOR – DOCTOR WHO 11. SEZON 1. BÖLÜM İNCELEME

Geçtiğimiz Pazar biricik dizimiz Doctor Who televizyonlara geri döndü. 13. Doktorumuz Jodie Whittaker’ın çıkıp ‘ah, brilliant’ dediği sahnenin üstünden nerdeyse 10 ay geçti. Ve nihayet yeni doktoru ve yol arkadaşlarını izleyebildik. Sezon boyunca her pazartesi bölüm incelemelerini sitemizden okuyabilirsiniz. İlk hafta biraz geciktim. Bunun da sebebi hem 10 aylık hype ile incelemek yerine biraz sakinleşmeyi beklemem ve sosyal medya ortamlarında Türk hayranların ilk bölümle ilgili düşüncelerine bir göz atmak.

Bölümü parçalarına ayırarak incelemeye başlayalım. Ve tabii ki, öncesinde SPOILER uyarımızı yapalım.

Öncelikle karakterleri tek tek ele almak isterim. Rahul yıllar önce kız kardeşini kaybetmiş ve kafayı buna takmış bir karakter olarak çıktı karşımıza. Kendisini çok fazla tanıyamasak da hikâyeye olan katkısı açısından önemli bir karakterdi. Sizlerin çok ilgisini çekmedi belki de ama ben birkaç kere izlediğim için oyuncunun ulaşım kapsülünün başında beklerken bilinmezden korkma, nefret ve merak duygularını çok iyi yansıttığını gözlemledim. (Ve de kardeşim çok sevdi bu karakteri, bahsetmesem olmazdı)

Seni Özleyeceğiz Grace…

Gelelim izleyicilerin çok sevdiği ve bölüm sonunda kaybettiğimiz Grace karakterine. Chibnall’ın önceki yapımı Broadchurch’ü izleyenler adamın karakter ve drama işleme konusunda ne kadar başarılı olduğunu biliyordur. Yeni başyazar elini korkak alıştırmamış, ilk bölümden çok sevilen bir karakter yaratıp bölüm sonunda elimizden aldı. Grace’in bölümün başından itibaren sırayla önce torununa, sonra eşine, daha sonra hayatlarını kurtaran uzaylıya karşı ne kadar iyi kalpli davrandığı seyirciye aktarıldı.

Ve bölümün sonlarında Ryan vlogunda Grace karakterini çok iyi bir şekilde özetledi: ‘Yaşadığı gibi öldü, insanlara yardım ederek’

Yasmin Khan bir polis memuru olarak çıktı karşımıza. Bence yeni ekipten en az tanıtılan karakter Yasmin oldu. Veya Yaz. Çünkü arkadaşları ona Yaz der ve biz de arkadaşı sayılırız. Dediğim gibi, bölümü birkaç kez izledim ve Yaz hakkında bildiğim tek şey park görevlisi olmaktan sıkıldığı ve macera arayışında olduğu. Bu Doktor ile Tardis’e binip seyahat etmesi için yeterli motivasyon olabilir ama umuyorum ki, ilerleyen bölümlerde kendisini daha yakından tanıma şansımız olur.

Yaz’ın aksine Ryan’ı fazlasıyla tanıdığımızı düşünüyorum. Babaannesi ile olan ilişkisi olsun, Graham ile olan ilişkisi olsun, dyspraxia hastası olması olsun, hepsinin çok tadında ve yerinde bir şekilde verildiğini düşünüyorum. Kendisi bir depo görevlisi olarak çalışıyor ve o da işinden memnun değil. Sezonun ilerleyen bölümlerinde Graham ile olan ilişkilerinin tadında işlenmesi beni çok mutlu edecektir.

Favoriniz olduğunu itiraf edin: Graham…

Ve yeni yol arkadaşları arasında en çok sevdiğim karakter: Graham. Benim gibi geçtiğimiz 10 ay boyunca yeni kadroyu stalk’layacak kadar deli biriyseniz zaten Bradley Walsh’un ne kadar komik bir adam olduğunu fark etmişsinizdir. Oyuncunun bu özelliği çok güzel bir şekilde kullanılmış ve bölüm boyunca Graham sahneye çıkınca insanın yüzünde hafif bir gülümseme oluşuyor. Graham bir kanser hastası ve kemoterapi alırken hemşire olan Grace ile tanışıp evleniyor ve hastalığı iyiye gitmeye başlıyor. Cenaze sahnesinde yürekleri burkan o konuşmasını yaparken Walsh’un oyunculuğuna hayran kaldığımı belirtmeden geçemeyeceğim.

Ve bir teori!

Son olarak da ufak bir teori atmak istiyorum ortaya. Bu teori bana ait değil, bölüm üstüne konuşurken bir arkadaşım söyledi bana ve maalesef mantıklı geldi bana. Hatırlarsanız sezon fragmanında hamile bir adamın da bulunduğu bir uzaylı hastanesi gibi bir ortam görmüştük. Graham’ın kanser hastası olduğunu da göz önünde bulundurarak Doktorun o ortamdan üzgün şekilde ayrılırken veda ettiği kişinin Graham olduğunu düşünüyoruz. Umarım yanılırız. Çünkü dediğim gibi yeni ekipten en beğendiğim karakter kendisi oldu

Gelelim esas mevzumuza. 13. Doktor. Peşin peşin söyleyeyim. Ben çok sevdim. Hal ve tavırlarından tut aksanına, sağa sola koşturmasından tut sonik tornavida yapışına hayran kaldım. Bölüm boyunca kim olduğunu hatırlayamaması ‘Ben Doktorum’ dediği sahnede dramatik etkiyi arttırmak için olduğu bariz ama açıkçası beni rahatsız etmedi. O kadar yüksekten düşsem ben de kim olduğumu unuturdum.

Yeni Doktorumuz nasıl biri? Her zamanki gibi insanları seven, önemseyen birisi. Onlara yardım eden, koruyan kollayan birisi. Karl uzaylıyı tekmelediğinde ‘buna hakkın yoktu’ diyecek birisi. Çünkü amacı uzaylı avlamak değil, insanları korumak. Kadın olmasını dert etmiyor, bacaklarının kısa olmasını dert ediyor. Alışveriş meraklısı değil, cekette ceplerin yerini beğenmediği için onu değiştirmek isteyen biri. Ve de yırtık kıyafetle dolaştığını unutacak kadar uzaylı birisi. Hoş geldin 13, hoş geldin Jodie. Mükemmel bir doktor olacaksın.

Ve de Düşmanlar

Bu hafta karşımıza çıkan uzaylı Stenza ırkından Tim Shaw idi (kendisine Tzim-Sha diyor olabilir ama Doktor ne diyorsa o) Sosyal medyada en çok gördüğüm yorumlardan biri buydu: bölüm çok düz bir hikâye anlattı. Ben buna katılmıyorum. Çünkü bence bir önceki yazar çok fazla kompleks hikâye yazmaya kasıyordu ve bunu yaparken sayısız mantık hatalarına, tutarsızlıklara rastlıyorduk. Öyle hikâyeler yerine ben böyle ‘düz’, sağı solu belli hikâyeleri tercih ederim. Doctor Who benim için her hafta yeni bir maceraya atıldığımız epizodik bir bilimkurgu dizisi. Maceramızı izledik, mesajımızı aldık, karakterleri tanıdık, önümüzdeki macerayı bekliyoruz.

Eskiler geldi aklıma…

İnsanların en çok takıldığı iki nokta: o yükseklikten düştü nasıl bir şey olmadı ve bir garajda nasıl sonik tornavida döktü. İlk olarak o yükseklikten düştüğü zaman bedeni zaten rejenerasyon sürecinde. Christmas Invasion bölümünden de biliyoruz ki, rejenerasyon sürecindeyken Zaman Lordları zarar görse bile hücreleri sürekli yenileniyor. Hatta o bölümde yeni bir eli çıkmıştı Doktorun. Ama açıkçası ben de en azından bir 30 saniye yerde yatmasını, sonradan kendine gelmesini isterdim.

Gelelim diğer mevzuya. Şimdi bu konuda 2 şeyi göz ardı ediyor insanlar bence. İlki sonik tornavidanın aslında çok da yüksek bir teknoloji olmaması (dünya için olabilir ama uzay için değil) , ikincisi de Doktor’un öyle boş bir karakter olmadığı. Sonik tornavida bizim karşımıza Partners in Crime bölümünde de çıktı mesela. Oradaki dadı karakterinin sonik tornavidası vardı ve Zaman Lordları ile bir ilgisi yoktu.

The Girl Who Waited bölümünde Amy bile kendi sonik tornavidasını yapmıştı. Diğer taraftan da Doktor zaten bir şeyleri yapma konusunda hep uzmandı. Her zaman sağda solda bulduğu şeyleri birleştirip yüksek teknolojili alet yaptım diyordu ve hep yiyorduk bunu, çünkü doktorun ilmine, zekâsına güveniyorduk. Sorgulamıyorduk bile. Ne oldu, Doktora olan inancımızı mı yitirdik?

Uzun lafın kısası, ben bu bölümden çok memnun kaldım. Chibnall’ın kalemini, Jodie’nin Doktorunu ve yol arkadaşlarını sevdim (Yaz konusunda biraz karasızım) Geçen sezon bir ödev gibi izlediğim diziyi artık büyük bir heyecanla takip eder hale geldim. Umarım sezon her bölüm üstüne bir şeyler koyarak ilerler ve güzel bir Doctor Who sezonu izlemiş oluruz.

Orkhan

Ben Orkhan Mansurov. Öğrenciyim, bilimkurgu okumayı, izlemeyi severim. Doctor Who ile 2016'da tanıştım ve evrenine hasta oldum. Doctor Who izlemeyi, izlediğim şeyler üstüne konuşmayı, coşkumu insanlarla paylaşmayı seviyorum.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir