Onurlandırılan Ölüler

Doctor Who bu hafta bize siyasi bir bölümle gelip Yaz’ın Büyükannesi’nin Hikayesi’ni anlattı. Bu yazıda bunu inceleyeceğim sizler için.

Genel hatlarıyla sade bir bölüm izledik. Çok fazla gerilim yoktu, tempo yoktu. Bölüm zaten aşk ve ölüm teması üstüne kurulmuştu.

İstediğim Doctor Who bu değildi. Ben ortalıkta bir şeyleri patlatan Dalekler’i istiyorum. Güncelleme için yakınan Siberler‘i istiyorum. Ve bize her an geçmişe gönderilme korkusu yaşatan Ağlayan Melekler‘i istiyorum.

Bölümlerde ciddi bir tempo düşüşü var ve dizi iyice boş zamanımızda izleyeceğimiz diziler kategorisine hızla gidiyor. Bu benim için üzücü. Artık bölümleri izlerken Doktor‘un daha fazla ön planda olmasını, hikayelerin de daha çok bilim kurgu olmasını istiyorum. Anlamlı bölümler tabi ki gerekli, tabi ki biraz mesaj verilmesi lazım ama politik bir dizi değil ki bu!

Koskoca mazisi olan bir dizi bu ve bence gidişat iyi değil. Karakterler gelişimi güzel gidip, dizideki her tiplemenin uygun olup da senaryoyla nasıl katledildiğini izliyoruz. Dizinin en acımasız yaratıkları Ağlayan Melekler iken, nasıl olup da onların yerini kolaylıkla başka bir yaratığın aldığına şahit oluyoruz? Nasıl dizinin tarihine sünger çekildiğini izliyoruz ? Cidden umudum git gide azalıyor..

*SPOİLER İÇEREN ALAN*

Yaz, Büyükanne, Prem ve Manish

Bölüm, Yaz‘ın ailesinin evinde başlıyor ve büyük annenin konuşmasından sonra meraklı yol arkadaşımızın onun geçmişine gitmek istemesi ile başlıyor. 1947 Hindistan-Pakistan bölünmesi olaylarının ortasına düşen ekibimiz, İngiliz oldukları halde nedense hoş karşılanıyorlar. Ve BBC yine her şey normalmiş gibi davranıyor. Şaşırdık mı?

Hayır.

Prem, savaşta kardeşini kaybetmiş ve ardından bizim yaratıklarımız Thijarian’lar ile kardeşinin cesedinin başında ilk karşılaşmasını yaşamış. Tabi insan ırkı onu öldürdükleri için onlara ‘şeytan‘ demeye başlamış. Bütün ekibin kötü sandığı yaratıklar ise, hikayede sadece bilim kurgu olsun diye konmuş. Yine.

Thijarian’ların Asıl Hikayesi

Doktor‘un kaderine çok benziyor aslında. Suikast amacıyla gezegenlerini terk eden bu tür, geri döndüklerinde gezegenin içindeki her şey ile birlikte yok olduğunu görüyor. Bir nevi, amaçlarını değiştiriyorlar, tek başına ölen canlıların yanına gidip onu onurlandırmaya karar veriyorlar. Zaten Prem‘in kardeşinin başında o yüzden durmuşlar.

Thijarianlar bu onurlandırmayı yaparken bize de Prem’in öleceğini gösteriyorlar. Tahmin edilir kısım şuydu; adamın hangi sebepten nasıl öldürüleceği. Öleceği demeye bile gerek yok. Çünkü bölüm başından sonuna kadar kardeşi ile sürtüşmesi ve kardeşi ile zıt fikirleri sonuna kadar işlendi. Tabi kutsal adam olayı ise tam bir sürpriz oldu. Ben bunu beklemiyordum.

Ve Büyükanne…

Büyükanne çok güzeldi. AmaBBC yine müslümanlığı kendi kafasına göre yorumlayıp, bölünme konusunda keyfince bilgi verdiği için, sırıtan çok fazla detay vardı. Ben hiç bir müslüman kızın müslüman ailesinin önünde öpüştüğünü görmedim. Ya da İngilizler bölünme olayına vesile olduğu halde hiçbir Hindu ailenin İngilizlerle birlikte omuz omuza savaştığını görmedim. Tabi bunlar benim şahsi fikirlerim.

Sonuç:

Dizide ciddi bir senaryo eksikliği almış başını gidiyor. Mesajlar net ve abartılmadan veriliyor. Aşk, lgbt, politik olaylar işleniyor bir şekilde. Herkes kendi fikrini ortaya koyuyor ama bence böyle de bilim kurgu yok ediliyor. Yeni yaratıklar sadece tablodaki küçük bir detaymış gibi gösterildiğinden çok pasif kalıyorlar ve amaçları tam olarak söylenilmiyor. Söylense bile mantıklı bir sebep verilmiyor. Bu yüzden senaryo vasatın da altı kalıyor. Chibnall oturup özellikle mi söylüyor yoksa bu işin arkasında BBC’mi var – David Tennant bile olabilir bilemeyiz- bilemem. Ama umarım sezon finaline kadar toparlar. Yoksa aleni olarak yıkılış dönemine girmiş olur benim için.

Sizin fikirleriniz ne sevgili okurlar?

Emir Rifaioğlu

Artık 25 yaşında :).

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir