Hiçliğin Hiçsizliği!


Selamlar sevgili okurlar, bir önceki bölümün hype treninden sonra geldik ikinci bölüme; biraz mutluyuz biraz hüzünlüyüz. Doktor’un vedasına sadece bir bölüm kalmışken şahsen ben kendimi çok alışmış hissediyorum ama en azından RTD kaleminden izlenecek daha çok senaryo olacağını bilerek kendimi avutuyorum ne diyeyim…
Bölümümüz çok hızlı başladı aslında, birçok şeye gebeydi, çok fazla fragman paylaşılmadı, hepimiz gelen fotoğraflardan başka bir TARDIS mi acaba diye düşündük ama öyle çıkmadı, bir taraftan güzel oldu ama bir taraftan hayal kırıklığı oldu kendimce…
**Dikkat bu yazı tamamen taraflı ve ‘’BENCE’’ diline sahip olunarak yazılmıştır, bundan sonra ki kısım SPOILER İÇERMEKTEDİR.


Öncelikle, arkadaşlar bu Disney işi çok iyi olmadı mı, efektler baya böyle baya iyi oldu yani neredeyse sırıtan çok fazla bir şey yok bir televizyon dizisi göz önüne alınınca TARDIS’in ateş kusması, evil ikizler, ne bileyim TARDIS’in gelip büyülü bir şekilde cisimlenmesi vs falan benim fazla hoşuma gitti.
Bölüm ile ilgili puanlamaya geçip sonrasında kendimce aldığım notlara değinmek istiyorum size,


Oyunculuk: 11/10
Senaryo: 10/10
Kurgu: 10/10

Bölümün açılış seansında Donna’nın bize yaşattığı kahve faciasını görüyoruz ve sonrasında TARDIS’in ne kadar tahribata uğrayıp bizi dış uzayda bir yere fırlattığını öğreniyoruz, ilerleyen bölümlerde buranın hiçlik olduğunu ve Flux’ta yok edilmiş bir yer olduğunu ima ediyor bize senaryo.
Kahramanlarımız bir gemide, var olan sesin ve çok yavaş bir robotun ne işe yaradığını bulmaya çalışırken hiçlikten gelen yaratıklar bizi taklit ediyor ve ka-buum olaylar patlıyor tabii ki.


Bölümde ele alacağımız çok fazla nokta var: TARDIS’in patlama gibi durumlara karşı, Doktor tarafından kapı kilidinde bir ayar yaparak soniği oraya yerleştirip kendisini tekrar yenilemeye zorlayabileceğini öğrendik.
Tehlike algılama sistemini devreye soktuğumuz zaman, TARDIS’in kafasına göre abi tehlike var ben kaçar deyip topukladığını sonra ortama havalı bir giriş yaparak haha kurtarmaya geldim diye daldığını öğrendik.
Doktor’un ne kadar aslında, depresyonda olduğunu ve bütün bu olanlardan ötürü kendini suçlayıp bundan utanç duyduğunu gördük, suçluluk vardı zaten utanç kısmını gene David Dönemi Journeys End bölümünde Davros Ağa sayesinde gördüydük, şimdi burada çok açık bir şekilde yüksek sesle söylendi yüzümüze yüzümüze (David Tennant’a bu rol yakışıyor ama, adam gerçekten geçiriyor bu duyguyu)
Donna’nın aile ve anne tavırları benim çok hoşuma gitti, yani bakınca biraz daha duygusal bir karakter oldu ama DoktorDonna olayı biraz daha ne bileyim sanki biraz kalıcı bir etki mi bıraksaydı en azından biraz daha stabil ve biraz daha Doktorumsu bir Donna mı görseydik diye düşünmüyor değilim.


Doktor’u araba kullanırken gördük, Donna’nın sen çekil ben sürerim demesi çok iyiydi bence, benim hoşuma gidiyor böyle sahneler aralarında böyle bir arkadaşlık dinamiği geliyor ya, çok tatlı oluyor kendi açımdan.
Ve son olarak biraz üzücü ama Wilfred.. Umarım yattığı yerden bütün seyircilerin kendisini ne kadar sevdiğini görüyordur, çünkü bizim için her zaman ukte kaldı aslında keşke doktorla bir iki seyahate çıkabilseydi olacakları düşünemiyorum mükemmel olurdu.

Gözümüz bir an David’in doktoruna çok alıştı değil mi, sanki hiç gitmemiş hep var gibi geçmiş değil bugün gibi falan (siz burada gülümseyin ve random var gibi düşünün), Zaman Lorduna yazılacak en iyi şarkı bu olurdu zaten.
Bir arkadaşımla konuştuk, TARDIS sanki bir şeyler anlatmak istiyor bize dedi, aklıma bir fikir getirdi tabi bu, Moffat zamanında gördük bir insan formu, 11. Doktor çok fazla uğraştı kendisini konuşturmak için, acaba bir kere daha deneseydi Doktor sonuçta biraz daha tecrübe biraz daha bilgi ve biraz daha bilinç var, sizce işe yarar mıydı?
Villian abilerimiz gayet iyilerdi bu arada ama herkesin şu Doktor’u suçlamasından gına geldi adam mı dedi olum evrenin yarısını yok edin benim uğruma geldi Tecteun geldi yok etti bizimki de engel olmaya çalıştı altı üstü Dalekler ve siber adamları kullandı onlar da zaten geri gelebilecekler gari ne yani bu yüklenme sebebi.



Senaryo açısından ciddi bir depresyon geçiriyor şu an Doktor, RTD bunu Ncuti dönemine nasıl yansıtacak bilmiyorum ama tabii ki kaçıyorum nasıl arkama bakabilirim ki demesinden ötürü bunu biraz geri plana atacağım ben siz çok bir beklentiye girmeyin arkadaşlar demiş gibi hissediyorum kendimi, Doktor’un kendini hala Gallifreyli olarak tanımlaması, Master’in gezegeni yine patlatmış olmasına rağmen ee yani Gallifrey iyi demesi biraz can yakıcı ve sıkıcıydı.


Artık bu Gallifrey meselesinin bir sonuca bağlanması ve gerçekten bütün yazarların buna uyması gerekiyor, habire patlatıp patlatıp geri getiriyorlar gezegeni oyuncak ettiler koca ırkı, Doktor olmasa herkes Zaman Lordu mu ehehehe diye gülecek evrensel stand up yapacaklar yemin ederim, öyle bir duruma geldi. Neyse ki Doktorumuz var.
Donna’ya çok fazla ihtiyaç var ama aynı zamanda ailesi var, yalnız bir rejenerasyon mu olacak yine bilmiyoruz ama çekimlerden ve bazı sahnelerden anladığım kadarıyla Ruby ile çok fazla eğleneceğiz ve gidecek hepsi gibi ama alıştık arkadaşlar, dizi bize ayrılığı öğretti resmen.

Ben genel hatlarıyla bölümü beğendim şahsen, çok bir senaryo açısından direkt evrene etki eder mi diye düşündüm bence çok fazla etmezdi. Gemi kaptanına bir teşekkür etmek lazım ama, yürek ister gemiyi arıza durumuna sokup patlatmak kimse evreni ele geçirmesin diye.
Sanırım bu seferlik yazacaklarım bu kadar, okuduğunuz için teşekkür ederim
Emir Rifaioğlu sizi Gallifrey’den selamlar..

Emir Rifaioğlu

Artık 25 yaşında :).

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir